Archive for 26 Mar 2010

GÖSTERGEBİLİM

Mart 26, 2010

Kendi dışında başka bir şeyi gösteren, düşündüren, onun yerini alabilen, sözcük, nesne, görünüş veya olgulara gösterge denir.

Göstergebilim gerek sözlü gerekse sözsüz göstergeler arasındaki ilişkiyi ve bu göstergelerin oluşturduğu sistemleri inceleyen bilim dalıdır. Anlamların nasıl yaratıldığını inceler.

Terimi ilk defa John Locke kullanmıştır. (An Essay Concerning Human Understanding)

Gösterge = Gösteren + Gösterilen’in birleşiminden oluşur.

Örneğin, Kedi Sözcüğü (k+e+d+i harflerinden oluşan sözcük) gösteren, kedi kelimesinin anlattığı hayvan ise gösterilendir.

Gösteren ve gösterilen arasındaki ilişki evrensel değildir. Kültüreldir. Kedi kelimesi bir İngiliz’e bir şey çağrıştırmaz. Bu örnekte İngiliz Türkçeyi bilse dahi bu kelimenin Türk kültüründe ne anlama geldiğini tam olarak anlayamaz. Derste de Hindistanlılar için kutsal olan inek örneğini vermiştik. İnek kelimesinin Hintçe karşılığını bilsek bile o kültüre ait olmadığımız için bir Hintli için ne anlama geldiğini tam olarak bilemeyiz.

Bu bilim dalı iletişimi anlamın oluşturulması olarak ele almaktadır. İlgilendiği temel adından da anlaşılacağı üzere göstergelerdir.

Göstergebilimin üç temel çalışma alanı söz konusudur:

1. Göstergenin Kendisi:

Bu alan, gösterge çeşitlerinin, bun­ların çeşitli anlam taşıma yollarının ve göstergeleri kullanan insan­larla ilişkilendirilme biçiminin araştırılmasını içerir. Göstergeler in­san inşaları oldukları için, yalnızca, insanların onları kullandıktan biçimler içerisinde anlaşılabilirler.

2. İçinde göstergelerin düzenlendiği kodlar ya da sistemler:

Bu çalışmalar içinde, toplumun ya da kültürün gereksinimlerini kar­şılamak için geliştirilen kodlan ya da bu kodların iletilmesi için varo­lan iletişim kanallarını işletmek için başvurulan yolları ortaya koy­mak yer almaktadır.

3. Kodlar ve göstergelerin içinde işlediği kültür:

Kültürün kendi varoluşu ve biçimi de bu kodların ve göstergelerin kullanı­mına bağlıdır.

Göstergebilimin Özellikleri

İki tarafın iletiye yükledikleri anlamların birbiriyle uyumlu olması için aynı kodların paylaşılması ve aynı gösterge sistemlerinin kullanılması gerekmektedir. Göstergebilim alıcının yani okuyucunun iletişim etkinliğinde etkin bir rol oynadığını kabul eder. Okur kendi deneyimlerini, tutumlarını ve duygularını metne taşıyarak metnin anlamlandırılması için doğrudan katkıda bulunur.

Göstergebilimin Temel Öğeleri

Göstergebilim üzerine yapılan anlam çalışmaları temel olarak 3 öğeyle ilgilenir

  1. Gösterge
  2. Göstergenin gönderme yaptığı şey
  3. Göstergenin kullanıcıları

Gösterge bir başka şeyi temsil eden şeydir. Duyularla kavranır ve kullanıcıların onu kabulüne bağlıdır. Bir gösterge gösteren ve gösterilenlerden oluşur. Kavramlar yani gösterilenlerde gösterenler gibi belirli bir kültürün ürünleridir. Dilden dile değişirler. Evrensel değillerdir.

Bir gösterge, başka bir şeyin yerine koyulabilme özelliğine ve kapa­sitesine sahip olan bir şeydir. Gösterge birisine seslenir, yani seslen­diği kişinin zihninde denk bir gösterge ya da belki de çok daha ge­lişmiş bir gösterge yaratır.

Gösterge bir şeyi, gösterdiği nesneyi temsil eder.

Bir kişiye bir dildeki gösterenlerin (alfabedeki harflerin ve kelimelerin) öğretilmesi o kişiyi o dildeki kavramları paylaşabileceği bir konuma getirmez. Kısaca gösterenin her dildeki biçiminin kültüre özgü olması gibi, nesnenin (gösterilenin) anlamlandırılması da kültüre özgüdür.

Gösterilenler Kültürün ürünleridir bu yüzden doğal değillerdir. Daha öncede belirttiğimiz gibi doğada kategorik ayrımlar ve sınıflandırmalar yoktur. Örneğin bir ormanda hayvanlar tür ve çeşitlerine bakılmadan bir arada yaşarlar. Gösterilenleri kültür ürünleri olarak kabul ettiğimizde onların dil sisteminin bir parçası olduklarını da kabul etmiş oluruz.

Gösterge Çeşitleri

Göstergeleri incelemeye başladığımızda 3 temel öğeden bahsedebiliriz:

  1. Görüntüsel Gösterge
  2. Belirtisel Gösterge
  3. Simgesel Gösterge

Görüntüsel gösterge nesnesiyle benzerlik taşır. Doğal seslerin taklit edilmesi görüntüsel gösterge olarak nitelenir. Örnek olarak fotoğrafları verebiliriz.

Belirtisel gösterge nesnesi ile doğrusal bağlantısı olan göstergedir. İlk akla gelecek örnekler duman ve ateştir. Duman ateşin belirtisel göstergesidir.

Simgelerin nesne ile bağlantısı uzlaşma, anlaşma ya da kural sonucu olmuştur. Trafik işaretleri ilk akla gelen simgelerdendir.

Bir gösterge hem görüntüsel, hem belirtisel hem de simgesel gösterge olabilir. Tek bir kategoriye girme zorunluluğu yoktur.

Kodlar

Kodlar gösterge sistemleridir. Gösterge tek başına bir anlam ifade edemez. Kodlar içinde göstergelerin düzenlendiği sistemlerdir. Göstergelerde olduğu gibi Kodlarda da ortak bir uzlaşma söz konusudur. Kurallar tarafından yönetilen her alanda kodlar vardır. Örneğin Hukuk, Trafik, İnsan İlişkileri, Spor karşılaşmaları.

Bu tür kodların paylaştıkları bir takım temel özellikler vardır.

  1. Tüm kodlar anlam taşırlar: birimleri, çeşitli araçlarla ken­dilerinden başka bir şeye göndermede bulunan göstergelerdir.
  2. Tüm kodlar,  kullanıcılan arasındaki bir anlaşmaya ve paylaşılan kültürel bir ortaklığa dayanırlar. Kodlar ve kültür dina­mik bir şekilde karşılıklı ilişki içindedirler.
  3. Tüm kodlar, tanımlanabilir bir toplumsal ya da iletişimsel işlevi yerine getirirler.
  4. Tüm kodlar, uygun medya ve/veya iletişim kanalı aracılı­ğıyla aktarılabilirler.

Kod kullanımında esas olan üzerilerinde varılan uzlaşma ve kullanımdır. Bu noktada bir kültürün üyelerinin paylaştığı deneyimler ve beklentiler öne çıkmaktadır. Uzlaşım tekrara bağlıdır. Kültürün üyeleri için göstergesel süreçleri (kodaçımını) kolaylaştırır. Toplum üyeleri aynı deneyimi paylaştıkları için birleştirici, güven verici yanı vardır. Değişikliklere karşı direnç üretir. Toplum üzerinde anlaştığı, rahat olduğu güven duyduğu uzlaşımlardan –örf, adet, gelenek gibi – vazgeçmek istemez.

Giysi kodunu ele alalım. Giysilerimiz kendimizle ilgili şeyler söyler, bunun yanında çevremize ilişkin algılarımız hakkında bilgi verir.

Göstergebilimsel yaklaşımda hedeflenen alıcıya bir nesneden daha fazlası olarak bakılır. “Alıcı” yerine “Okur” teriminin kullanılması terimin kültürel deneyime atıfta bulunması sebebi yüzündendir. Metnin anlamlandırılmasında onun da katkısı vardır.

POPÜLER KÜLTÜR

Mart 26, 2010

Popüler kültür “kendiliğinden yerel olarak yaratılan” anlamına gelir. Üretimin ve tüketimin yerel çapta yapıldığı dönemlerde popüler kültürle halk kültürü arasında büyük fark olmamakla beraber günümüzün kitlesel üretim ve tüketim düzeniyle beraber popüler kültür, Pazar ekonomisinin bir parçası olmuştur.

İnsanlar kendi eşyalarını, çocuklarının oyuncaklarını, bölgesel ve yöresel boş vakit geçirme uğraşlarını uluslararası ürünlerle, hizmetlerle ve eğlencelerle değiştirdiler. Bu değişim sürecinde insanların beğenileri ve tercihleri uluslararası ürünlerle şekillendi. Kitlesel üretimle beraber toplumdaki insanların büyük bölümünün üretmediği, tükettiği bir dönemdeyiz.

Günümüzdeki biçimiyle popüler kültür “çoğunluk tarafından izlenen, tutulan, tercih edilen kültür” anlamına gelmektedir.

Popülerleştirme sürecinde iletişim araçları önemli rol oynamaktadır. İletişim araçları seçilmiş insanları, ürünleri veya hizmetleri kitlelerin hoşuna gidecek bir şekle sokarak onları tüketilecek ürünler haline getirir. Burada dikkat edilmesi gereken konu “popülerleştirilen insanların, ürünlerin veya hizmetlerin seçimini kim yapmaktadır?” sorusudur. Bahsedilen seçimi ilgili alandaki güç sahipleri yapmaktadır. Hangi ürünün pazarlama iletişimi çalışmalarının daha yoğun yapılacağını ilgili kurumun pazarlama iletişimi sorumluları, hangi sanatçının tanıtımının daha fazla yapılarak “ünlü” hale getirileceğini plak şirketi sahipleri gibi alanın güç sahipleri, karar vericileri belirlemektedir.

Reklam ve halkla ilişkiler çalışmaları popülerleştirme, popüler kültür ürünü haline getirme sürecinde kullanılan araçların başında gelir. Öte yandan bu süreç kolay bir süreç değildir. Uzmanlar son modayı takip etmeye, ilgili alandaki değişen trendleri yakalamaya mecburdur. Değişimlerle bu kadar yakından ilgilenmenin yanında tüketiciye “bu ürünü almaya mecbursunuz, bu ürün olmadan mutlu olamazsınız, başarılı, güzel, sevilen ve takdir edilen biri olmanın yolu bu ürünü kullanmaktan geçer” gibi mesajları doğru bir dille iletmek durumundadırlar.

POPÜLER KÜLTÜR HEM TOPLUMUN İLGİ VE YÖNELİMLERİNİ YANSITIR HEM DE BU İLGİ VE YÖNELİMLERİ YÖNETİR

Kültür yaşayan canlı bir süreçtir. Tek tip dışarıdan ithal edilen kültür kabul ettirilemez. Popüler kültürü halk kendisi üretir. Üretirken de etrafındaki kaynakları kullanır. Kitle iletişim araçları bu kaynakları yaratarak halka seçenekleri sunarlar. Halkın ürettiği popüler kültür ürünlerine basit bir örnek olarak eskiden ülkemizde televizyonların üzerine örtülen danteller verilebilir. Bu örnekte dönem için yeni bir ürün olarak televizyon, halkın kendi kültürel öğeleriyle bir senteze gitmiştir.

Halk tarafından yaratılan popüler kültür ürünleri sonradan kitlesel olarak üretilebilir. Yırtık kotların üretici firmalar tarafından imal edilmesi buna bir örnektir. Gençler satın aldıkları kotları kendileri yırtarak bireysel farklılıklarını ortaya koyup “özgürleşirken”, moda olan bu akım firmaları eskitilmiş, yıpratılmış ve üzerinde yırtıklar bulunan kotlar üretmeye itti. Bunun gibi örneklerde kurumların modayı, trendleri ve akımları yakından takip ettiklerini görüyoruz.

Ürünleri ya da hizmetleri amaçları dışında ya da farklı şekillerde kullanmak da popüler kültürle ilgilidir. Yukarıda verdiğimiz yırtık kot örneği, arabaların ekstra aksesuarlarla süslenmesi gibi örneklerde bireyler kendilerince bir stil yaratarak ürünü kendileri ve ait oldukları topluluk için anlam taşıyan bir hale getirmektedirler.

Popülerleştirme ürün ya da hizmet dışındaki alanlarda da kendini gösterir. Araştırmacılar alışveriş merkezlerine giden kitleleri incelediklerinde insanların bu merkezleri alışveriş amacı dışında da kullandıklarını görmüşlerdir. Özellikle gençler sosyalleşmek için, markaların son sezon ürünlerini öğrenmek için ya da özellikle kış aylarının zor şartlarında dışarıda vakit geçirmemek için kullanmaktadırlar.

Popüler kültürde modaların, trendlerin ve akımların hızlı bir şekilde değişmesinin en önemli sebeplerinden biri tüketimi devam ettirmektir. İnsanlar başkaları tarafından beğenilmek ve sosyal alanda kendilerini gösterebilmek için tüketime devam etmek zorunda hissettirilirler. Reklam ve Halkla ilişkiler çalışmaları bu noktada hayati bir rol oynamaktadır. Kurumların ve markaların ardı ardına reklam kampanyaları düzenlemelerinin başlıca sebeplerinden biri de yeni ürünleri satabilmek adına tüketime devam etme zorunluluğudur. Böyle bir ortamda ise tek başına bir reklam gerekli etkiyi yaratmaktan uzaktır. İzleyici gördüğü bir reklamla markanın daha önceki reklamlarını hatta rakiplerinin reklamlarını tekrar hatırlayabilir. Benzer bir etkiyi haberler de gerçekleştirir. İzleyici benzer içerikli daha önceki haberleri zihninde birleştirme eğilimindedir.

MİTLER

Mart 26, 2010

Mitler insan yaşantısının her döneminde kendine yer bulmuş söylemlerdir. Her toplumun topluluğun kendine ait mitleri vardır. Türk mitolojisi, Yunan mitolojisi, Afrika mitolojisi, Asya mitolojisi bu mitlere örnektir.

Mit kavramı 19. yy.dan itibaren sistematik olarak incelenmektedir. Çalışmalar ilk önce dilbilim sonra antropoloji, sosyoloji gibi alanlara yayılmıştır.

Bizim ders kapsamında inceleyeceğimiz mitler çağdaş mitler yani günümüzün mitleridir.

MİT NE DEĞİLDİR?

Mit’in ne olduğu sorusuna,  ne olmadığını anlatarak cevap verebiliriz…

Mitler efsane, folklorik öykü değildir

Mit kavramı “yanlış anlama”, “yanlışlık” anlamlarına gelmemektedir

Mitler öykü değildir

Mitler sadece antik döneme ait kavramlar değillerdir. Değişen zamana ve kültüre göre temalar ve biçimler değişiklik gösterir.

Mitler bireysel yaratılar değillerdir. Kolektif bir şekilde oluşturulurlar. Öykü ve fabllardan ayrılan tarafı budur.

Antik mitler doğaüstü kavramlar ve kahramanlarla ilgilenir. Modern mitlerin konusu ve kaynağı ise gündelik hayat ve insanların yaşamıdır.

Mitler bir dünya görüşü ortaya koyarlar. Çoğu zaman bu dünya görüşü egemen sınıfın dünya görüşüdür.

Modern mitler ile antik mitler ortak yönü ikilikler üzerinden ilerlemesidir. İyi/Kötü, Yaşam/Ölüm, Güzel/Çirkin gibi…

Kültür kavramını çalışırken kendi kültürümüzün bize doğalmış gibi geldiğinden bahsetmiştik. Başka kültürden birisiyle karşılaşana kadar bu anlayış devam etmekteydi. Mitler de kültürel ve toplumsal ürünler olduğu için üretildiği toplumun üyeleri tarafından bilinirler, kabullenilirler fakat kolay olarak fark edilemezler.

Her mit belli bir topluma ait olduğu için mitler evrensel değildir.

Mitler sayesinde bir gösterge ile karşılaşarak zihnimizde anlam zinciri inşa ederiz. İletişim çalışmalarında mitlerin çabuk bir şekilde okuyucu/izleyicide yarattığı anlamlar sıklıkla kullanılır.

ANLAMLANDIRMA

Anlamlandırmanın iki boyutu vardır.

  1. Düzanlam
  2. Yananlam (ima)

Düzanlam “ne” sorusuna cevap verirken yananlam “nasıl” sorusuna cevap verir. Fotoğraf ve görsel sanatların tümü yananlamın en yoğun kullanıldığı alanlardır.

Yananlam kitle iletişim araçlarının kendi ideolojilerine, kendi görüşlerine uygun anlam üretmede kullandıkları başlıca yollardandır.

Yanlanlama belirgin bir örnekte el yazısıdır. Aynı metnin farklı el yazılarıyla yazılmış kopyaları farklı algılar okuyucuda farklı anlamlar yaratabilir.

Göstergebilim dersinde işlediğimiz simgeler yananlamın kullandığı önemli araçlardandır. Örneğin arabanın türünün zenginliğin simgesi olması gibi. Lüks bir arabadan araba sahibinin zenginli ile ilgili geri kalan anlamları tahmin ederiz.